Gazete Piyasa

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık
  4. »
  5. Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Salgınına Karşı Çözümler Gazetepiyasa’da!

Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Salgınına Karşı Çözümler Gazetepiyasa’da!

Gazete Piyasa Gazete Piyasa -
16 0
dijital yorgunluk - Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Salgınına Karşı Çözümler Gazetepiyasa'da!

Modern Hayatın Getirdiği Sessiz Salgın: Dijital Yorgunluk

Günümüzün hızlı temposunda, sürekli bir koşturmaca içindeyiz. İş hayatının yoğunluğu, şehir yaşamının stresi ve teknolojinin hayatımıza entegrasyonu, pek çoğumuzda ‘sürekli yorgunluk’ hissine neden oluyor. Medicana Sağlık Grubu Psikiyatri Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, bu durumun artık bireysel bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal bir mesele haline geldiğini belirtiyor. Gazetepiyasa.com.tr olarak, bu yaygın sorunun kökenlerini ve çözüm yollarını mercek altına alıyoruz.

Yorgunluk Bir Teşhis Değil, Sonuçtur

Dr. Müge Yaşar’a göre, sıkça duyduğumuz ‘çok yorgunum’ serzenişi, aslında altında yatan daha derin sorunların bir belirtisi. Depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve iş yaşamının baskıları gibi pek çok faktör, bu genel yorgunluk hissine yol açabiliyor. Pandemi sonrası dönemde artan dijital yük ve yaşamın hızlanması, bu belirtilerin daha yoğun yaşanmasına neden oluyor. ‘Yorgunluk’ kavramı yeni olmasa da, günümüzün ‘çağın dili’ haline gelmiş durumda.

Tükenmişlik Sendromu ve Modern Dünya

Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘iş yaşamına özgü bir stres yanıtı’ olarak tanımlanan tükenmişlik sendromu (burn-out), enerji tükenmesi, işle duygusal uzaklaşma ve mesleki verimlilikte azalma gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Dr. Yaşar, modern dünyanın insan biyolojisinin kaldırabileceğinden daha hızlı ilerlediğini ve bu durumun toplumsal bir yorgunluğa yol açtığını vurguluyor.

Dijital Dünyanın Yorucu Etkisi

Teknolojinin gelişimiyle birlikte, sürekli bir uyaran bombardımanı altındayız. Bildirimler, mesajlar, sosyal medyadaki kusursuz hayatlar ve ‘geride kalma’ endişesi, ruh sağlığımız üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Bu durum, ‘dijital tükenmişlik’ veya ‘sosyal medya yorgunluğu’ olarak adlandırılıyor. Yoğun dijital maruziyet, beynimizi sürekli bir alarm durumunda tutarak kronik strese ve ‘savaş ya da kaç’ moduna neden oluyor. Bu ‘allostatik yük’, hem fiziksel hem de zihinsel yorgunluğa zemin hazırlıyor.

FoMO ve Sosyal Medya Bağımlılığı

Yapılan araştırmalar, sosyal medyayı yoğun kullanan kişilerde kaygı, depresyon ve dikkat eksikliğinin arttığını gösteriyor. ‘Fear of Missing Out (FoMO)’ yani bir şeyleri kaçırma korkusu ve sosyal medya bağımlılığı, anksiyete ve depresyon belirtilerini tetikleyerek genel bir tükenmişlik hissine yol açıyor.

Yavaşlamak, Durmak ve Yeniden Ayarlamak

Sürekli yorgunluk, bedenimizin ve zihnimizin bir alarm sinyali. Çözüm ise yaşam ritmimizi yeniden ayarlamakta yatıyor. Özellikle pandemi sonrası artan ekran süresi, uyku bozuklukları, hareketsizlik ve özgüven sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. Bu noktada ‘dijital hijyen’ ve ‘dijital detoks’ gibi kavramlar önem kazanıyor.

Dijital Detoks ve Sınır Koyma

Dijital detoks, zaman yönetimi ve net sınırlar belirlemek, yorgunluk ve tükenmişlik hissini azaltmada etkili yöntemler. Yatmadan bir saat önce ekranlardan uzak durmak, melatonin salgılanmasına yardımcı olurken, bildirimleri belirli saatlerde kapatmak sürekli tetikte olma halini azaltabilir. Ayrıca, gün içinde enerjimizin en yüksek olduğu zamanları belirleyip zorlu görevleri bu saatlere planlamak, bilişsel tükenmeyi önleyebilir. Sınır koyma becerisi, hem başkalarının taleplerine hem de kendi mükemmeliyetçi iç sesimize karşı koyarak kişisel zamanımızı ve enerjimizi korumamızda kilit rol oynar.

Anı Yaşamak ve Kendine İyi Bakmak

Gazetepiyasa.com.tr olarak, yorgunluk ve tükenmişlikten korunmanın yollarını Müge Yaşar’dan öğreniyoruz. Farkındalık (mindfulness) ve nefes egzersizleri, anı yaşamaya odaklanmayı sağlayarak zihnin karmaşasını azaltır. Düzenli diyafram nefesi, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bedeni dinlendirir. Enerjimizi tüketen değil, anlam katan aktivitelere yönelmek, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmek yalnızlık ve tükenmişlik riskini azaltır. En önemlisi ise, kendimize karşı nazik olmak, hatalarımızda kendimizi yargılamak yerine destek olmak, mükemmeliyetçilikle mücadelede en güçlü silahımızdır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir